İş Birliği

Vücudundaki yorgunluğu aradan üç gün geçmesine rağmen tam atamamıştı. Buna rağmende bu gezegene gelmişti çünkü fazla zamanı yoktu. Normalde tek başına gezsede artık uzun bir süreden sonra bir kaç kişiyle çalışması gerekiyordu çünkü güçlü olsada Valentinenin tüm takımıyla baş edemezdi ve onların yerini kenmdisi bulamazdı bu yüzden bu iş için çok önerilen adam ile buluşacaktı. Daha gezegene varamdan önce ona haber ulaştırmıştı. Buluşma yerine az kalmıştı daha kimse ortalarda yoktu zaten bilerek erken gelmişti. Çevreyi gözlemleyip oalası saldrılara karşı hazırlıklı olmalıydı. Sonuçta artık tehlikedeydi.

Prens çevreyi kontrol ettikten sonra artık otele girmeye karar verdi. Çevrede sorun görmesede otelde her şey olabilridi. Bu yüzden kaos eldivenlerini aktif etmişti ve silahınıda daha koaly ulaşabiliceği bir yere almıştı. Otelin kapısını yavaşça itti ve sakince içeri girdi. Bir kaç meraklı göz ona bakıyordu bile ama Prensin sert bakışları o gözlerin başka yöne çevrilmesine neden oluyordu. Sonunda otelin lobisine geldi. Tam denilen yerde bir adam dergi okuyordu ona doğru ve önünde dikildi. Bu dergi okuyn kişinin o olmasını ve kendisini tanımasını umuyordu.

Normalde böyle selamlaşmalardan hoşlanmazdı ama bu seferlik bir istisnaydı oda elini uzatarak ''İsmime gerek yok Yırtıcı Prens oalrak bilinrim genelde tembellikten herkes Prens der.'' dedi ve biraz durduktan sonra ''Ee artık yolu gösterde gidelim oyalanıcak vaktimiz yok'' dedi.

Prensin gözleri bu kelimeyi duyunca kocaman açıldı. ''Nereyemi'' diye sordu. Öfkesine hkaim olması gerektiğini bilsede olamıyordu. Bu nasıl bir saçmalıktı böyle ''Nereye gidiceğimizi nasıl bilmezsin. Tabiki bilgi toplıyabilcieğim bir yere sen niye buraya geldiğini sanıyorsun söylesene.'' diye tüm öfkesiyle bağırdı. Eli silahına gitti ama son anda elini durdurdu. Delicesine karşısındaki adama bkaıyordu ve hemen bir cevap bekliyordu.

Prens sinirlerine hakim olamıyordu. Normalde kontrollü biri olsada şu an o halinden eser yoktu. -Açıkçası bilmiyorum. Ustam sadece seni karşılamamı söylemişti- bu lafda neydi böyle ? Prens bu karşısındaki adamı parçalamak sitiyordu ama bunu yaprsa kazancı olamazdı kendini sakinkeştirdi ve ölümcü lderece sakin ve soğuk bir sesle ''O zaman beni ustana götür'' dedi

Prens çocuğu takip etti. Çocuğun elindeki sopalrı oduna döbüştürdüğünü görünce biraz şaşırmıştı. Böyle şeyleri görmüştü ama bu kadar genç birinin yapmasını beklemiyordu. Çocuğun elindeki sopa tamaen belirhin olunca yüzü büzüştü ve ''Buraya benle savaşmayamı geldin velet'' diye kızarak kaos ikilisni çıkardı. Yine sinrine hakim olamaıştı ve silahlarını çekmişti. Tam saldrıcaktıki aklına Valentinenin görüntüsü geldi ve onla arasındaki oalyları özelliklede son olayı. Yüzünden gram öfke eksilmeden silahlarını yere e doğruttu ve sakin ama bir o kadarda ölümcül bir soğuklukta olan bir sesle ''Savaşmaya niyetim yok artık şu ustanın yanına götür beni çünkü sabrımı zorlamya başladın'' dedi ve en sonunada sahte ama bir o akdarda gerçekçi sıcak bir gülümseme koydu. İçindende -bu yumuşaklık işe yaramzsa onu öldürcem ve başka birilerini arıyacağım- diye geçirdi ama sonra bunu olmamsını istedi çünkü bu çocuğun ustası onun uzun zaman önceden tanıdığı biri olması muhtemeldi.

Prens bu tepkiye şaşrımamıştı ve ''Kibarlık işe yaramadı demek.'' sonrada bağrıarak ''Seni çöp parçası'' dedi ve klıcını çıkardı. Klıcından hafif elektik çıkıyordu. Sopalarla gelen darbeleri karşıladı ama aradaki enerji bombalarınan biri hafif etkilemişti. Jackin saldrısı bittikten sonra sıra ona gelmişti. Eldivenlerini tamamen aktif ettii klcınada güç yükledi. Önce yukardan aşağıya dopru kesme hareketi yaptı sonrada sağdan sola savurdu. Sağdan sola savurması takibin geri adım atması için tuzaktı çünkü klıcından bir elektrik dalgası çıktı ve bu sıradada prens ''Thunder Slash'' dedi. Bu darbenin ardındanda eldivenleriyle yeid tane psişik enerji bombası attı ve en sonda kaos iklisini çekti ve ard arda ateş etmeye başladı. Bu darbelerin en azından birinin isabetli olucağından emindi.

[color=gold]Kılıç saldırısı sopasını kırmıştı. Geriye doğru zıplayarak uzaklaştı ve sağ eli ile enerji bloğu oluştururken sol eliyle gülle oluşturdu. Bloğu önünde tutarak koşturdu ve ilk bulduğu fırsatta gülleyi silahlara doğru fırlattı. Hemen geri zıplayarak ağzına bir tane daha enerji kapsülü atıp aklında taktikler oluşturmaya başladı.

Prens saldrıdan baya etkilenmişti vede sinirlenmişti ''Sonunda kendini gösterdin. Uzun zaman oldu zero.'' dedi ve sonra bağırarak ''Beni böyle karşılamanı ödetcem seni eşrefsiz'' dedi. Eldivenlerinde enerji birktirdi. İki elinin avuçlarınıda zeroya çevirdi ve ''Double Chaos Shot'' diye bağırdı. Geniş patlamalar etrafı darma duman etmişti ve klıcını tekrar çektikten sonra kaln psişik enerjisini klıca verip klıcıbnı dairesel çevirmeye başladı ve elektrikten bir çember yaptı çemberino rtasında bir elektrik topu oluştu ve ''Twilight of the Thunder Gods'' diye bağırdı. Saldrıı o kadar güçlüydüki az kaslın kendiside etkileniyodu.

"Utanmasa uzaydan bile gözükecek" denilebilecek bir patlama olmuştu.Ve Zero dumanların içerisinden çıktı,üzerinde bir çizik bile yoktu.

"Vov,aslına bakarsan geliştirmiş olduğun teknikler beni etkiledi ama bilirsin,bende pek bir etkisi olmuyor." Arkasını döndü ve öğrencisine baktı.Terler içerisindeydi belli ki gelmeden önce prens ile bayağı bir mücadele yaşamıştı.Prens ise biraz yorgun gibi gözüküyordu ama hala hırsına pek te hakim olabilmiş değildi."Hiç değişmemişsin,teknikler hakkında konuşacağımıza biraz iş konuşalım öyle değil mi?"

''Sen ve şu garipliklerin. Sende hiç değişmemişsin Zero.'' dedi ve sonra Jack e baktı ''Böyle çöp parçalarını nerden buulyorsun.'' diye devam ettirdi yüzünü buruşturarak.

UFak adımlarla zeroya yaklaşmaya başladı ve ''Evet işe gelnicede ço kbasit bir şey söylicem gücüne ihtiyacım var.'' dedi kesin ve soğuk bir sesle.

''Valentine yaşıyor desem yeterlimi'' dedim soğuk bir sesle. ''Benle tanıştığın zaamnı unutmadın dimi'' diy e sordu sesi soğuk olsada gzleride hafifbir hüzün vardı. ''konuyu ayrıntılı daha rahat bir yerde konuşalım istersen'' dedi.

Görülmeyen yüzünde üzgün bir ifade belirdi,sanki birine ölmüş bir yakınını sorar gibi;
"Valentine ha... bana daha önceden haber verseydin onun işini tek başıma da halledebilirdim.Hala intikam duyguları seni rahatsız mı ediyor dostum?" dedi ve öğrencisine döndü ;
"Bu görev senin için tehlikeli olabilir.Gelmek istiyorsan gel,seni asla zorlamıyorum" dedi.

Pelerinini savurarak limana doğru yürüdü...